English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Ahilik Haftası Kutlandı
Çarşamba, 23 Ekim 2013
Ahilik Haftası Kutlandı

Ahilik Haftası kutlamaları çerçevesinde, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından düzenlenen etkinlikler  Ulus Meydanı'nda yapıldı.

Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odası Özel Programı kapsamında yapılan etkinliklere, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Milletvekillleri Emrullah İşler ve Nurdan Şanlı, Ankara Vali Yardımcısı Mahmut Yıldırım, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ali Gökşin, Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Mustafa Dak, ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner, Başkan Vekilleri Hüseyin Ar, Muhittin Köksal, Hasan H. Çavuşculu, Ankara Oto Sanatkarları Esnaf Odası Başkanı Mustafa Arslanoğlu ve Yönetim kurulu üyeleri, diğer Esnaf Odaları'nın Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Ulus Meydanı'ndaki etkinliklerde sahne alan Büyükşehir Belediyesi Mehteran Takımı ve Ankaralılar ve Ankara'yı Tanıtma Vakfı ile Ankara Kulübü'nün Seğmen gösterileri  büyük bir ilgiyle izlendi.

Gösterilerin ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner, konuşmasına "Ahi Evran’dır pirimiz, üstadımız. Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. Akıl ve ilim ile çalışıp bizi geçen bizdendir " sözüyle başlarken, Ahilik kelime anlamı ile Arapça da kardeşlik manasına, Türkçe de ise eli açık, cömert, civanmert manasına geldiğini, Ahilik kurumu sanatta, meslekte ve ticarette; doğruluğu, dürüstlüğü ve güzel ahlakı hakim kılmak üzere kurulmuş sosyal ve ekonomik bir topluluk, olduğunu belirten Yiğiner, "13. yüzyılda Türklerin Anadolu’yu mesken edinmesi ile birlikte, göçebe hayattan şehir hayatına geçmesi sürecinde mal ve hizmet üretimi yani ticaret tamamen Rum ve Ermenilerin hakimiyetindeydi. Ahi Evran-ı Veli Hazretleri Türk Esnaf ve Sanatkarının ticarette ve meslek erbabı olmasında büyük katkılar sağlayarak Anadolu’nun şehirlerine, kasabalarına hatta köylerinde Yaren Odası diye tabir ettiğimiz yerlerine kadar teşkilatını kurmuş ve Türk Ulusunun meslek sahibi, ticaret erbabı ve sanat sahibi olmasını sağlamıştır. Kendisini buradan rahmet ve minnetle anarken şükranlarımı sunuyorum." dedi.

" Ahi Teşkilatı  esnafın birbiriyle dayanışmasını ve kaynaşmasını sağlıyor"

Ahi Teşkilatının yapısı hakkında da bilgi veren Yiğiner, asırlar öncesinde kurulan bu teşkilatın yüzyıllar boyu ayakta kaldığını ve bugünlere geldiğini, bu teşkilat sayesinde hem teşkilat esnafın birbirleriyle dayanışması, kaynaşması, birlik ve beraberliği sağlandığını, hem de üretim yapan sanat erbabının ürettikleri malın kalite ve standardı belirlenmiştir. Ahilik Teşkilatı'nın, üretim standardını belirlerken ihtiyaç fazlasına da engel ve  karaborsaya engel olduğunu, bununla birlikte fazla mal üretilerek malın değerinin piyasada düşmesinin de engellendiğini ve böylece ekonomik hayatta önemli bir denge oluşturulduğunu belirtirken Yiğiner, " Ahilik müessesesi günümüzde Esnaf ve Sanatkar Teşkilatları olarak hayatına devam etmektedir. Geçmişe bakıldığında bizim yaptıklarımız pirlerimizin, ustalarımızın yaptıkları ile mukayese edilemez. Onlar bizden çok çok öndeler. Temelleri dualarla atılan bu teşkilat geçen 800 yıla rağmen hala ayakta. İnşallah bundan sonra da bizlerin, sizlerin, tüm insanların sayesinde, emeğiyle birlikte bizden sonraki nesillere de taşınacaktır." dedi.

Ahi Evran'ın tekke ve zaviyeler kurarak meslek, sanat aynı zamanda   dini eğitimler verdiğini ve ahlak kurallarını da çok önemsediğini belirten Yiğiner  " Ahi Evran'ın eşi Fatma bacı da hiç boş durmamış, Bacıyan-ı Rum teşkilatını kurarak, Anadolu’da genç kızları ve hanımları eğitmiş, el sanatlarını, yemek pişirmeyi, kilim dokumacılığını öğretmiştir." dedi.
Konuşmasının sonunda Ahilik müessesinin özellikle ilim, akıl, ahlak ve çalışmayı ön planda tuttuğunu belirten Yiğiner, " Başta müşteri bizim velinimetimizdir, Ahiliğin kuralıdır. Harama Bakma, Haram Yeme, Haram İçme, Doğru, Sabırlı, Yararlı Ol, Yalan Söyleme, Büyüklerine Saygılı Ol, Büyüklerinden Önde Söz Konuşma, Kimseyi Kandırma, Dünya Malına Tamah Etme, Yanlış Ölçme, Eksik Biçme, Kuvvetli ve Güçlü Durumdayken Affetmesini Bil, Hiddetli Durumdayken Yumuşak Olmasını Bil,  Kendin Muhtaçken Bile Başkalarına Verecek Kadar Cömert Ol ” Ahilik nasihatleriyle sözlerine son verdi.

ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner 'in ardından Ahi Baba sıfatıyla kürsüye çağırılan Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Millet olarak gurur duyduğumuz, dünyaya örnek olan ve hala dünyanın anlamakta zorluk çektiği 2 önemli tarihsel yapımız var. Birisi Vakıflarımız olan bu yapının ikincisi ise Ahilik Müessesemizdir derken,  "Kökleri tarihten gelen böylesi önemli bir yapılarımız olduğu halde bunları çocuklarımıza, gençlerimize yeterince anlatamıyoruz. Oysa bu tarih şuurudur. Gençlerimize bu tarih şuurunu aşılamamız gerekli" dedi. Sözlerine, bu nasıl bir yüksek ahlak yapısı ki, kapın herkese açık olacak, harama bakmayacaksın, ahde vefa göstereceksin ve esnaf kardeşinin hakkını da gözeteceksin, diye devam eden Yüksel, "Toplum yapısını oluşturan hukuk, gelenek, görenek gibi unsurlar böylesi büyük bir ahlak değeri ile süslenince, toplumda sorunlar olması beklenebilir mi?" dedi. 
Dünyadaki iktisatçıların bile hala 13.yüzyılda kurulan bu sistemi çözemediklerini, bu gün iktisadi hayatın en büyük sorunlarından olan ve çözmek için büyük çaba gösterdikleri Tüketici Hakları sorunlarının o zamanlar mükemmel şekilde çözüldüğünü söyleyen Yüksel, Türkiye’de ticaret hacmi ne kadar büyürse büyüsün, Ekonominin dinamosunun Esnaf olduğunu Esnafın daha iyi noktalara gelmesi için daha çok şeylerin yapılması gerektiğini belirtirken " Böylesi büyük kültür ve ahlak birikiminin çocuklarımıza ve gençlerimize yani geleceğimize en iyi şekilde aktarılması gerekli" dedi. 
Protokol konuşmalarının ardından, Ahilik konulu şiir ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren adaylara ödüllerinin verilmesi töreni gerçekleştirildi. Şiir dalındaki yarışmada dereceye giren 1. Recep Buğra Emektar, 2. Ayşe Güler, 3. Avni Özbay'a ödüllerini AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler verirken, kompozisyon yarışmasında dereceye giren 1. Doğukan Ekmekçi, 2. Yeşim Nur Gülcan, 3. Hande Tepedenli'ye ödüllerini Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın verdi. 
Ödül töreninin ardından, Ankara Terziler Odası, Ankara Ayakkabıcılar Odası ve Ankara Berberler Odası tarafından açılan ve mesleklerin tarihsel özelliklerinin sergilendiği çadırlar katılımcılar tarafından ziyaret edildi. Berberler Odasının çadırında ise Ankara Valisi Alaaddin Yüksel temsili olarak tıraş oldu.   
Programın sonunda da Ahilik Haftasının en renkli görüntülerinden birisi olan Ahi Pilavı dağıtımı yapıldı. Ankara Vali Yardımcısı Mahmut Yıldırım, ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner, Başkan Vekilleri Hüseyin Ar, Muhittin Köksal, Hasan H. Çavuşculu, Esnaf Odaları'nın Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından dağıtılan Ahi Pilavının ardından Ulus Meydanı'ndaki etkilikler son erdi. 10 Ekim 2011

 

AHİLİK NEDİR?

Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu'da ortaya çıkan bir esnaf örgütüdür. Adının, kardeşim anlamına gelen Arapça "ahi" ya da eli açık, yiğit anlamındaki Türkçe "akı" sözcüğünden türediği ileri sürülür. Ortaçağ İslam Devletleri'ndeki meslek birlikleri olan fütüvvet örgütüne büyük ölçüde benzer. Ahilerin kendilerine özgü giyim kuşamları vardı. Sırtlarına hırka, başlarına tepesine beyaz bez bağlanmış külah giyerlerdi. Ahilik esnaf ve zanaatçıları bir araya getiren bir meslek örgütü olmanın dışında, siyasi etkiye de sahipti. Nitekim Ahiler Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynadılar. 15. yüzyıldan başlayarak Osmanlıların merkezi yönetimi güçlendikçe, örgütün etkinliği yalnızca ekonomik alanda kısıtlı kaldı.

Anadolu'da Ahilik'in kurucusu Ahi Evran'dır. Ahi Evran Azerbaycan'da doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini de orada geçirdi. 1205'ten sonra Anadolu'yu gelerek Ahi örgütünü kurdu. Ahilik'i, birlikte ibadet ettikleri ve tören düzenledikleri yer olan tekkelere ve zaviyelere bağlayarak güçlendirdi. Sonunda Kırşehir'e yerleşti. Bu kentteki Ahi Evran Zaviyesi de Ahilik'in merkezi durumuna geldi. Ahi Evran, bütün zanaatların "pir"i ya da kurucusu sayılır.

Ahilik, Anadolu'da Türkmenlerin yaşadığı bütün kent, kasaba ve köylere yayılmıştı. Bir zanaat dalında çalışmak isteyen herkes o zanaatın Ahi birliğine katılmak zorundaydı. Her kentte zanaat dalı sayısı kadar Ahi zaviyesi bulunurdu. Her zanaat dalında en dürüst ve en saygın usta Ahi zaviyesinin başkanı olurdu. Zaviye başkanı "Ahi" adıyla anılırdı. "Server" adı verilen yiğitbaşı ise birliğin Ahi'den sonra gelen yöneticisiydi. Yiğitbaşı esnaf birliğinin düzenini ve güvenliğini sağlardı. Kentin ekonomik yaşamında en önemli yeri olan birliğin şeyhi Ahi Baba seçilirdi. "Ahi Baba" bütün Ahilerin başkanı sayılırdı. Ahi Baba’nın atanması, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa yükselme törenleri Ahi Evran zaviyesi şeyhlerinin izniyle yapılırdı.

"Fityan" denen genç çıraklar evleninceye kadar zaviyelerde yaşarlardı. Fityanlar, kazandıkları parayı zaviyeye verirlerdi. Bu para zaviyenin giderleri ve ortak sofra için harcanırdı. Zaviyeler aynı zamanda genç Ahilerin eğitildiği yerdi. Burada okuma yazma öğretilir, çeşitli konuların yanı sıra ok atma, kılıç ve silah kullanma eğitimi verilirdi. Bu zaviyenin şeyhleri ya da onların “halife” denen yardımcıları her yıl zaviyeleri denetlemek amacıyla Anadolu'yu dolaşırlardı. Bu sırada Ahi birlikleri arasındaki anlaşmazlıkları çözer, meslekte yükselme törenlerini yönetirlerdi.

Her esnaf birliği kendi alanındaki zanaatçıları denetlerdi. Birliğe bağlı dükkân ya da atölye sayısı birliğin izniyle artırılabilirdi. Her dükkânda tek bir usta bulunurdu. Üretim belirli kurallara göre yapılırdı. Mallarda bir fiyat uygulanır, bozuk ya da pahalı mal satanlar meslekten atılırdı. Geleneğe göre bir Ahi kendi emeğiyle geçinmeli, cömert, alçakgönüllü ve namuslu olmalı, mal mülk hırsına kapılmamalıydı.

Bir zanaata girmek isteyenler önce çırak olarak işe başlar ve işin inceliklerini öğrenirdi. Ahilik'e kabul edilme töreninde önce tuzlu su içilir, şedd kuşanılır (bele kuşak bağlanır) ve şalvar giyilirdi. Tuzlu su bilgiyi, şedd kuşanma yiğitliğe ve hizmete hazırlığı, şalvar namusu simgelerdi. Ahilik'e girenler, "yol kardeşi" denen iki kalfa ile "yol atası" denen bir ustadan meslek eğitimi alırdı. Ustasının yanında yıllarca zanaatın inceliklerini öğrenerek "pişen" çırak, gene ustasının izniyle kalfalığa geçerdi. Kalfalık süresini doldurup ustalık becerisini kazanınca da büyük bir törenle ustalığa yükselirdi. İlkbaharda düzenlenen bu törenlere bütün esnafın katılırdı. Sonunda usta olmaya hak kazananlara Ahilik törelerine göre peştemal bağlanırdı.

Ahiler Anadolu'da yalnız ekonomide değil siyasal alanda da etkili olmuşlardır. Rum halkın oturduğu kent ve kasabalardaki ticaret hayatının denetim altına alınmasında, Rumların Türk kültürünü ve yaşam biçimini benimsemesinde Ahi esnaf örgütü büyük rol oynamıştır. Bizans'tan yeni alınan kentlerde Türkler Ahi örgütünü kurmuşlar, ticari etkinliklerin Rumlardan Türklere geçmesini sağlamışlardır. Anadolu'nun İlhanlı istilasına uğradığı karışıklık dönemlerinde Ahi esnaf örgütleri kentlerde düzeni ve güvenliği de sağlamışlardır.

Ahilerin Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda da büyük rolü olmuştur. Osman Bey'in kayınpederi Ahi Şeyhi Edebalı Osmanlı Beyliği'ne büyük destek sağlamıştır. Osmanlı hanedanına bağlı birçok kişi de Ahi örgütleri içinde yer almıştır. Ayrıca Ahi şeyhleri savaş sırasında orduya asker verirlerdi. Osmanlı ordusundaki ilk piyade askerlerinin Ahi giysileri giymesi ve Yeniçerilerin başlıklarının Ahilerden alınması bu örgütün etkisini göstermektedir.

 

Ahi olmak için olumlu ve olumsuz 7 şartı yerine getirmek lazımdır:

1. Hasislik kapısını bağlamak ve lutuf kapısını açmak.

2. Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilm ve mülayemeti açmak.

3. Hırsı bağlamak, kanaat ve rızayı açmak.

4. Tokluk ve lezzeti bağlamak, açlık ve riyazeti açmak.

5. Halktan yana kapısını bağlamak, Haktan yana kapısını açmak.

6. Herze ve hezeyanı bağlamak, marifeti açmak.

7. Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak. 11 Ekim 2011

Etiketler: ahilik nedir, Ahilik Haftası Kutlandı
Yorumlar
Yorum Yazın
İsim:
E-Mail:
Web site / Blog:
Mesajınız:
36 + 37 =